Ay: Haziran 2025

CMG’nin haberine göre, Çin Medya Grubu’na bağlı Çin Küresel Televizyon Ağı (CGTN) tarafından düzenlenen uluslararası ankete göre, katılımcıların büyük çoğunluğu Trump yönetiminin Amerikan üniversiteleri üzerindeki baskı politikalarının, “Amerikan Rüyası”nın çöküşüne yol açtığını düşünüyor.Ankete katılanların yüzde 82,1’i, ABD yönetiminin akademik özgürlüğü ciddi biçimde ihlal ettiğini belirterek bu durumu sert şekilde eleştirdi. Yüzde 90’lık bir kesim ise, alınan bu kararların sayısız uluslararası öğrencilerin “Amerikan Rüyası”nı sona erdirdiğini ifade etti.Trump yönetiminin, uluslararası öğrenci kabul politikaları çerçevesinde üniversitelere yönelik aldığı kararlar ve konsolosluklara verdiği öğrenci vizesi mülakatlarını askıya alma talimatı, küresel çapta tepkilere yol açtı. Ayrıca, uluslararası öğrencilerin sosyal medya hesaplarının denetleneceği yönündeki girişimler de ciddi kaygı uyandırdı.Katılımcıların yüzde 81,3’ü, bu uygulamaların öğrenci mahremiyetine ağır bir müdahale niteliği taşıdığını ve uluslararası öğrencilere yönelik önyargı ve ayrımcılığı beslediğini belirtti. Özellikle Çinli öğrencilerin vizelerinin ideolojik ve ulusal güvenlik gerekçeleriyle keyfi şekilde iptal edilmesi, yüzde 83’lük bir kesim tarafından yasal hak ihlali ve iki ülke arasındaki kültürel ve beşerî ilişkilere zarar olarak değerlendirildi.Ankete göre, katılımcıların yüzde 82,5’i Trump yönetiminin siyasi gücünü üniversiteler üzerinde baskı kurmak için kötüye kullandığını ve bu süreçte intikamcı politikalar benimsediğini ifade etti. Yine aynı orandaki katılımcılar, bu baskıların ABD yükseköğretim sisteminin temellerini sarstığını, üniversitelerin bağımsızlığına, ifade özgürlüğüne ve akademik değerlere ciddi zarar verdiğini belirtti.Katılımcıların yüzde 88,9’u ise üniversitelerin ve öğrencilerin yasal yollarla haklarını savunması gerektiğini savundu.Anket sonuçlarına göre, yüz binlerce uluslararası öğrenci ABD’deki bu belirsizlik ortamı nedeniyle çaresizlik, kaygı ve huzursuzluk içinde kaldı. Birçok öğrenci ve ailesi artık eğitim için İngiltere, Fransa, Kanada, Avustralya ve Singapur gibi ülkelere ve Çin’in Hong Kong Özel İdari Bölgesi’ne yöneliyor.Katılımcıların yüzde 86,7’si bu politikaların ABD üniversitelerinin uluslararası itibarına ve cazibesine zarar verdiğini; bilim ve eğitim alanındaki küresel rekabet gücünü zayıflatacağını belirtti. Yüzde 88,5’i ise bu politikaların açıkça siyasi saiklerle alındığını, ABD’nin savunduğu “özgürlük” ve “açıklık” ilkeleriyle çeliştiğini ve ülkenin uluslararası imajını ciddi biçimde zedelediğini ifade etti.CGTN tarafından İngilizce, Fransızca, İspanyolca, Arapça ve Rusça dillerinde yayınlanan ankete, 24 saat içinde farklı ülkelerden toplam 6 bin 886 kişi katıldı.

CMG’nin haberine göre, Çin Dışişleri Bakanlığı, ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth’in Shangri-La Diyaloğu sırasında Çin’e yönelik yaptığı olumsuz açıklamalara sert tepki gösterdi. Bakanlık, bugün yaptığı açıklamada, Hegseth’in ifadelerinin provokatif ve Soğuk Savaş zihniyetinin bir yansıması olduğunu belirterek, ABD’ye “ateşle oynamama” uyarısında bulundu.Bakanlığın açıklamasında, Hegseth’in bölge ülkelerinin barış ve kalkınma yönündeki ortak arzusunu hiçe saydığını, bloklar arası çatışmayı körüklediğini ve Çin’i karalamaya yönelik “Çin tehdidi” söylemini yaymaya çalıştığı ifade edildi. Açıklamada, “Bu tür provokatif söylemlerden duyduğumuz ciddi rahatsızlığı ABD tarafına net şekilde ilettik ve resmi girişimlerde bulunduk” denildi.Bakanlık, ABD’nin sözde “Hint-Pasifik Stratejisi”ni kullanarak Asya-Pasifik’teki barışı tehdit ettiğini; bölgeye saldırı amaçlı silahlar konuşlandırarak Güney Çin Denizi’nde gerilimi tırmandırdığını, böylece bölgeyi bir barut fıçısına çevirdiğini savundu. Bu durumun bölge ülkelerinde derin endişelere yol açtığı da vurgulandı.Açıklamada ayrıca, ABD’nin Taiwan meselesini Çin’i sınırlandırmak için kullanma çabasına karşı güçlü uyarıda bulunuldu. Çin, Washington’u “Tek Çin” ilkesine ve Çin-ABD arasında imzalanan üç ortak bildirinin hükümlerine bağlı kalmaya; “Taiwan’ın bağımsızlığı”nı savunan güçlere destek vermekten vazgeçmeye çağırdı.Güney Çin Denizi’ndeki seyrüsefer ve uçuş özgürlüğünün hiçbir zaman bir sorun teşkil etmediğini vurgulayan Çin Dışişleri Bakanlığı, bölgedeki anlaşmazlıkların ilgili ülkelerle diyalog ve istişare yoluyla çözülmesinden yana olduklarını belirtti. Açıklamada, Çin’in egemenlik haklarını ve deniz yetki alanlarını uluslararası hukuka uygun biçimde korumaya kararlı olduğu yinelendi.Son olarak açıklamada, ABD’ye açık çağrıda bulunularak, bölge ülkelerinin barış ve istikrarı koruma çabalarına gerçekten saygı göstermesi, kasten gerilim ve çatışma yaratan girişimlerden vazgeçmesi istendi.

Çin Savunma Bakanlığı Sözcüsü Zhang Xiaogang, ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth’in 22. Shangri-La Diyaloğu sırasında Çin’e yönelik açıklamalarına sert tepki gösterdi. Zhang, ABD’nin sözde “Çin askeri tehdidi” iddiasına kararlılıkla karşı çıktıklarını belirterek, bu tür girişimlerin yalnızca ABD’nin kendisine zarar vereceğini vurguladı.Hegseth’in açıklamalarını değerlendiren Zhang, söz konusu ifadelerin Çin’in egemenlik haklarını provoke ettiğini, barışçıl politikalarını çarpıttığını ve bölge ülkelerinin ortak istikrar ve refah çabalarını göz ardı ettiğini belirtti. ABD’nin, Shangri-La Diyaloğu’nu çok taraflı platformları istikrarsızlık yaratmak ve çıkar odaklı stratejiler yürütmek için kullanmayı alışkanlık haline getirdiğini ifade eden sözcü, Washington’un açıklamalarının “hegemonik bir zihniyet”, “zorbalık” ve “Soğuk Savaş anlayışı” içerdiğine dikkat çekti.Zhang, “Bu tür girişimler yalnızca dünya barışına ve kalkınma arayışına değil, aynı zamanda ABD’nin uluslararası imajına da zarar vermektedir.” dedi.Çinli sözcü, ABD’nin çıkarları uğruna ticaret ve gümrük savaşları başlattığını, küresel ölçekte gruplaşmaları teşvik ettiğini ve diğer ülkelerin iç işlerine müdahale ettiğini hatırlatarak, “Bu tür eğilimler, nihayetinde ABD’nin kendisine zarar veren ters yönlü bir hareketini temsil ediyor” ifadesini kullandı.Sözcü Zhang, Taiwan konusuna da değinerek, bu meselenin tamamen Çin’in iç meselesi olduğunu ve ABD’nin bu konuda müdahale hakkı bulunmadığını vurguladı. Taiwan’ın Çin’in ayrılmaz bir parçası olduğunu yineleyen Zhang, Çin Halk Kurtuluş Ordusu’nun ulusal egemenlik ve toprak bütünlüğünü koruma kararlılığının “kaya gibi sağlam” olduğunu ve her türlü dış müdahaleye karşı yeterli güce sahip bulunduğunu belirtti.Güney Çin Denizi konusuna da değinen Zhang, bu bölgenin dünyanın en işlek ve güvenli deniz yollarından biri olduğunu ve Çin’in ilgili ülkelerle sorunları diyalog ve müzakere yoluyla çözmeye bağlı olduğunu vurguladı. Sözcü, barışı tehdit eden en büyük unsurun ABD olduğunu dile getirdi.Zhang açıklamasını şu sözlerle tamamladı:“Çin, her zaman Asya-Pasifik bölgesinin barışçıl kalkınmasının savunucusu ve inşa edicisi olmuştur. Çin ordusu, bölge ülkeleriyle birlikte hegemonyaya, jeopolitik kışkırtmalara ve çatışma arayışlarına karşı birlikte mücadele edecek; insanlığın kader birliği anlayışı ve üç küresel inisiyatifi rehber edinerek Asya-Pasifik’in uzun vadeli barış ve refahını el birliğiyle koruyacaktır.”

Kanada Başbakanı Carney, Marc-Andre Blanchard’ın Temmuz ayından itibaren Genelkurmay Başkanı olarak görev yapacağını duyurdu.Marc-Andre’nin, Kanada’nın en başarılı inşaatçıları, hukuk uzmanları, yöneticileri, kamu görevlileri ve diplomatları arasında yer alarak uzun ve başarılı bir kariyere sahip olarak, Kanada Büyükelçisi ve Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi olarak da görev yaptığını belirten Carney, “Marco Mendicino’ya, Kanadalılardan aldığımız yetkiyi yerine getirmek için önemli yasalar sunup, Kananaskis’te yapılacak olan G7 Zirvesi’nde küresel ortakları ağırlamaya hazırlanırken, yaz başında Genelkurmay Başkanım olarak verdiği hizmetlerden dolayı minnettarlığımı ifade etmek isterim.” dedi.

Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre, Katar ve Mısır, Amerika Birleşik Devletleri ile koordinasyon halinde, müzakerelerin önündeki engelleri aşmak için çabaları yoğunlaştırma niyetlerini teyit ederken, tüm tarafların sorumluluk üstlenmeleri ve Gazze Şeridi’ndeki krizi, bölgeye istikrar ve sükuneti geri kazandırarak çözmeyi amaçlayan arabulucuların çabalarını desteklemeleri çağrısında bulundu.İki ülke ayrıca Gazze Şeridi’nde kalıcı bir ateşkes anlaşmasının önünü açacak olan 60 günlük geçici bir ateşkesi hızla sağlamak için çabalarken, bölgedeki benzeri görülmemiş insani krizin çözümünü kolaylaştıracak, sınır geçişlerinin açılmasını sağlayarak, Gazze’deki Filistin halkının yaşadığı acıları hafifletmek için insani ve yardım yardımlarının girişine izin verecek.